Oğuz (10) dedesini bir yıl önce kaybetmiştir. Uzun bir aradan sonra dedesinin zamanının büyük bir bölümünü geçirdiği göl kenarındaki iskeleye gelir. O andan itibaren hayal etmeye dalar. Dedesi (70) iskelenin ucunda bir sandalyede uyuklamaktadır. Oğuz, onun yanına gider. Dedesini uyandırmak için onun omzuna dokunur. Bir süre sonra dedesi uyanır. İkisinin de yüzü güler.
Azize çok küçük yaşta babasını kaybettiğinde ailesi, amcasının yaşadığı köye taşınır. Kardeşlerine göz kulak olması için gönderildiği ilkokulda hayatını değiştirecek futbolla tanışır. Hayatı boyunca futbolun peşinden koşar ve bu nedenle evlenmez. Tam umudunu kaybetmeye başladığında 48 yaşında lisanslı futbolcu olur. Ancak; Bir kadın futbolcu için mücadele asla bitmeyecektir.
Mete gelecekten gelen bir telefonla öldürüleceği haberini alır ve evden çıkar. Gelecekten arayan kişi Mete’yi Burcu isimli bir kadına yönlendirir. Mete türlü zorlukları aşarak Burcu ile görüşür. Burcu ona yardım etmeyi kabul eder.
Resmi bir aracın içinde şoför Bekir, denetçi Selim ve Çağrı Bey denetleyecekleri son
firmaya doğru gitmektedirler. Bekir’in şarj aleti bozuktur. Selim’e çaktırmadan Çağrı’dan
gidecekleri firmandan şarj aleti istemesini rica eder. Ancak Selim bunu duyar ve Bekir’e öfkelenir. Rüşvetçi pozisyonuna düşmek istemez. Selim ve Çağrı firmadayken Bekir bozuk şarj aletini çöpe atar. Selim pencereden onu görür. Denetim bittikten sonra Selim ve Çağrı şarj aleti almadan dönerler ve Bekir’le vedalaşıp giderler. Bekir onlar gözden kaybolana dek bekler ve bir sure sonra çöpe attığı şarj aletini almak için arabadan iner.
Hacı (43), iki sene önce Muş’un bir köyünden İstanbul’a gelip, ailesine düzenli olarak para gönderebileceği bir işe girmiştir. Çalıştığı inşaattaki işçiler paralarını alamadıkları için iki ay önce işi bırakmışlardır. Hacı bu çalışma olmayan inşaatta bekçilik yapmaktadır. Maaşını alamadığından eve para gönderemeyen Hacı, en son ne zaman yemek yediğini de hatırlamıyordur. Hacı’yı bir sabah annesi arar ve son gönderdiği paranın bittiğini söyler. Hacı, bir yolunu bulup para göndereceğini söyler. Bir müddet sonra inşaatta molozları temizlerken 50 lira bulan Hacı bu para ile ne yapacağı konusunda kararsız kalır. Ailesine mi göndermeli yoksa karnını mı doyurmalıdır. Hacı bir dilemma ile karşı karşıyadır.
Dedesinin cenazesi için ailesiyle memleketine gelen 10 yaşındaki Ali, burada hiç tanışmadığı dedesinin izini sürer. Ali, eşyalar arasında bulduğu fotoğrafta dedesinin Oskar isimli bir köpekten bahsettiğini görür. Sokakta Oskar’la karşılaşan Ali, dedesiyle arasındaki tek bağ olan köpekle bolca vakit geçirir. Ali dönerken Oskar’ı da beraberinde götürmek için ailesine ısrar eder.
Mülteci bir çocuk olan Majid bot ile denize açılmadan önce uçurtmasını sahilde bir ağaca bağlar. Sahile yakın bir köyde oturan Zeynel ve Şafak, Majid’in bıraktığı uçurtmayı bulur. İki çocuk uçurtmanın üzerinde arapça yazılmış yazıyı fark edince yazının anlamını araştırmaya karar verirler.
İzmir tarihi boyunca birçok dinden ve ırktan insana ev sahipliği yapmış bir şehirdir. Fakat bu uzun tarihi boyunca birçok felaketi yaşamıştır. Özellikle yangınlarla sarsılmıştır. Kuşkusuz 1922 yangını maddi ve manevi olarak bunlardan en hasar bırakanlarından biridir. 1922 yangını İzmir’in Basmane semtinde başlamıştır yanan yerlerden biri de Surp Krikor Lusavoriç Ermeni hastanesidir. Yangında yok olan hastanenin arazisi bugün boştur ve kullanılamamaktadır. Arazi Utanç Çukuru, Basmane Çukuru, Çukurhattan gibi isimlerle anılır. Kültürpark’ın bitişiğindeki bu arazi Cumhuriyet dönemi İzmir otogarı olarak kullanılmış fakat otogar taşınınca boş kalmıştır. Birçok defa ihaleye çıkan fakat türlü sebeplerden ötürü üzerine taş üstüne taş konulamayan bir arazi olarak İzmirlilerin kafasına yerleşmiştir. Smirna’nın Çukuru bu arazi üzerinden kentin belleğine, hafıza mekanlarına yapılan bir yolculuğun belgeselidir.
Mülteci bir çocuk olan Ahmad yeni bir oyun arkadaşı edinir. Fakat Ahmad’ın isteği oyun oynamanın ötesindedir.
Antikacılar Çarşısı’nı gezen genç bir kadın; tablo satan bir dükkâna girer, resimleri incelerken eski bir tabloda kendi siluetini görür. Kadın, bu gizemi çözmek için resmin resmedildiği yere gider.
