Çalışkan bir adam olan Kaan, sahip olduğu başarılı kariyerini dişi tırnağıyla gerçekleştirmiştir. Bulunduğu noktaya gelebilmek için yıllarca çalışmış ve sonunda istediği mevkiye gelmeyi başarmıştır. Eşi, iki çocuğu ve işiyle kurduğu sakin hayat onun için yeterlidir. Bu stresli yoğunluk içindeyken, bir sahil şehrinde yaşayan yaşlı babası Eşref’i biraz ihmal etmiş durumdadır. Ancak bu durum, günün birinde babasının geçirdiği bir rahatsızlık sonrasında değişir. Yaşanan rahatsızlık Eşref’i babasının yanına gitmeye zorlar, ancak yoğun iş temposu buna müsaade etmemektedir. İşten vakit ayıramadığından ötürü babasını İstanbul’a, evine getirmeyi tercih eder. Baba Eşref ise oğluna ve ailesine yük olmaktan çekinmektedir, bu nedenle de geldiği gibi kendi evine geri dönmek ister. Bu alışık olmadıkları durumun içinde nasıl davranacaklarını bilemeyen baba-oğlu, birbirlerine ne kadar yabancılaştıklarını fark ederler. Babasıyla tekrar bağ kurmaya çalışırken aynı çatı altında kalmak Kaan için zor kararlar alma gerekliliğini ve sıkı bir vicdan muhasebesini beraberinde getirecektir…
Devam etmekte olan baraj çalışması köyün tahliyesini gerektirmektedir. Evi ve karısının bahçedeki mezarından ibaret olan dünyasında münzevi bir hayat sürmekte olan Ahmet ise, yeğenlerinin tüm ısrarlarına rağmen köyden taşınmaya yanaşmamaktadır. Amcalarını bu halde köyde bir başına bırakmaya gönülleri razı olmayan yeğenleri Ahmet’i ikna etmesi için yıllardır görüşmediği oğlu Harun’u köye gelmeye razı ederler. Fakat oğlu tarafından karısının ölümünden sorumlu tutulduğunu düşünen bir baba, ve tüm karşı çıkışlarına rağmen babasına annesini bahçeye defnetmesi konusunda engel olamamış bir oğulun uzun zaman sonra yeniden bir araya gelişleri sorunsuz olmayacaktır. Harun annesini sular altında bırakmak istememektedir ve mezarın taşınmasını talep eder. Ahmet’inse yeni bir vicdani yükümlülüğü kaldıracak gücü yoktur, ve Harun’un önerdiği şekilde mezarın taşınmasını istemese de kabul eder. Baraj hızla dolmakta ve zaman daralmaktadır, acaba son anda verilen bu karar geçmişte yapılan hataları düzeltmeye yetecek midir?
Senelerdir görüşmediği babası ile ilgili önemli bir haber alan Nisan, kızı ve eşi ile birlikte baba evine döner. Yıllar önce kaçarak uzaklaştığı bu köşkte tuhaf şeyler olmaktadır. Bir yandan kaçtığı geçmişi ile yüzleşme, bir yandan babasıyla ilgili sır perdesini kaldırmaya çalışan polis memurunun sorgulamaları Nisan’ı köşeye sıkıştırır. Köşkte neler olmaktadır? Babasının baş yapıtı olan resimdeki kadının gizemi nedir? Geçmiş kabuslarıyla yeniden karşılaşan Nisan, kendisini ve ailesini koruyabilmek için bu gizemi bir an önce aydınlatmak zorundadır.
Nakliye kamyonunda şoför olan Şemsi, Güneydoğu yolunda önüne çıkan genç kızı İstanbul’a iyilik olsun diye getirmiştir. Fidan’ın canlı bomba eylemlerinde kullanılmak üzere terör örgütü tarafından ayartıldığını çok sonra öğrenen Şemsi, gerçekleştirilecek eylemlerde kızı İstanbul’a getirmekle payı olduğunu düşünür. İnsanlık için ve iyilik olsun diye yaptığı bir işten kötü bir sonuçlar çıkabileceğini düşünen Şemsi vicdani sorumlulukla genç kızı bir felakete yol açmadan aldığı yere sağ esen götürmek derdindedir.
Bir tartışma sırasında çok sevdiği karısına 3 kere “Boş ol!” diyen Oray, İslam’a göre boşanma akdi sayılan bu durumu cemaatinin imamına danışır. Kesinlikle boşanması gerektiğini söyleyen imam, Oray’ı ait olduğu cemaat ve sevdiği kadın arasında seçim yapmak zorunda bırakır.